Papa’nın İznik ziyareti: Yeniden haçlı ruhu mu canlanıyor?

Hanoğlu: “Fener Rum Kilisesi devletin üstünde yapılanıyor”
Serdengeçti Ocakları Başkanı Alper Hanoğlu, Papa’nın İznik ziyaretinin basit bir dini tören olmadığının altını çizdi. Hanoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un bu organizasyonda oynadığı rolü mercek altına alarak, patrikhane üzerinden Türkiye’nin nasıl bir oyunun içine çekildiğine dikkat çekti. Bartholomeos’un 17 Mayıs 2024’te Papa’yı tek taraflı olarak davet etmesinin, Lozan Antlaşması ve Türk anayasasına aykırı bir adım olduğunu vurgulayan Hanoğlu, burada dini bir faaliyet değil açık bir siyasi manevradan söz edildiğini belirtti.
Hanoğlu’na göre patrikhane, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı yerel bir dini görevli konumunda olmasına rağmen sanki bir devlet başkanıymış gibi hareket ediyor. Patriğin Ukrayna barış görüşmelerine katılması, Lizbon’daki uluslararası toplantılarda boy göstermesi ve Trump’a ziyaretlerde bulunarak Türkiye aleyhine lobi faaliyeti yürütmesi bunun en somut örnekleri. Hanoğlu, laiklik ilkesine bu denli aykırı adımların sessizce geçiştirilmesini anlamakta güçlük çektiğini ifade etti.
Tarihsel gerçeklik: İznik kimdir, Nikea nedir?
Alper Hanoğlu, İznik’in Türk ve İslam tarihindeki yerinin altını önemle çizdi. Şehrin 14 yıllık kuşatmanın ardından 1331’de Orhan Gazi tarafından fethedildiğini, Anadolu Selçukluları’nın da 1075-1097 yılları arasında başkenti olduğunu hatırlattı. Bu toprakların yeniden Nikea adıyla anılmaya başlanmasının, yeniden Roma ve yeniden haçlı ruhu mottosuyla örtüştüğünü vurgulayan Hanoğlu, burada bir hafıza mücadelesi verildiğini söyledi.
Hanoğlu şu değerlendirmede bulundu: “İznik sadece bir coğrafi nokta değil, Türk egemenliğinin Anadolu’da kök salmasının simgesidir. Burası hem Selçuklu hem Osmanlı için baş şehir olmuş mübarek bir yerdir. Şimdi bu toprakları yeniden Bizans mirasına çevirmek istiyorlar. UNESCO geçici koruma listesindeki İznik, Papa ziyaretiyle birlikte kalıcı koruma alanına alınacak ve böylece şehir üzerinde uluslararası denetim kurulacak. Bu durum egemenlik haklarımızla doğrudan çelişiyor.”
Ekümenik iddia ve gerçekler
Hanoğlu, Fener Rum Kilisesi’nin ekümeniklik iddiasının ne anlama geldiğini de açıkladı. Patrikhane kendisini tüm Ortodoks dünyasının lideri olarak göstermek istiyor ancak 16 bağımsız Ortodoks kilisesinden çoğu bu iddiayı tanımıyor. Moskova, Kudüs, Romanya, Sırbistan, Gürcistan başta olmak üzere pek çok kilise patriğin bu yetkisine karşı çıkıyor. Hanoğlu’na göre asıl sorun, Ortodoksların içinden değil Amerika Birleşik Devletleri’nin bu yetkiyi dayatmasından kaynaklanıyor.
Soğuk savaş döneminden itibaren ABD’nin Rusya’ya karşı Fener Patriği kullandığını belirten Hanoğlu, 1948’de Amerikan vatandaşı Athenagoras’ın Truman’ın özel uçağıyla İstanbul’a getirilerek patrik yapılmasını örnek gösterdi. Athenagoras’ın daha sonra verdiği demeçte açıkça Truman planının dini ayağı olduğunu söylemesi, bu yapının ne kadar siyasi olduğunu gözler önüne seriyor.
Ukrayna cephesi ve Türkiye
Alper Hanoğlu, Ukrayna’daki kilise çatışmasının da benzer dinamiklerle şekillendiğini anlattı. 2018’de Bartholomeos’un Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni Moskova’dan koparıp kendi bünyesine alması, Rusya ile arasındaki bağların tamamen kopmasına yol açtı. Hanoğlu, burada da ABD ve İngiltere’nin doğrudan parmağı olduğunu vurguladı.
Hanoğlu şöyle devam etti: “Ukrayna’daki kiliselerin Moskova’dan çıkarılıp Fener’e bağlanması planlanıyor. Böylece patrikhane milyonlarca Ortodoks’un lideri olduğunu iddia edecek. Bu durum Lozan’da Türkiye’nin zor şartlarda kabul ettirdiği düzenlemeyi de hükümsüz kılacak. Fener sadece İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’daki birkaç bin Rum’un değil, dünyadaki onlarca milyon Ortodoks’un lideri olduğunu söyleyebilecek. İşte tam da bu yüzden Türkiye bu oyunun içine çekilmek isteniyor.”
Heybeliada Ruhban Okulu tehlikesi
Ruhban okulu meselesine de değinen Hanoğlu, okulun kapatılmasının Türk devletinin kendi iradesini koruması anlamına geldiğini söyledi. 1950’lerden 1971’e kadar okulda yetişen 120 yabancı uyruklu öğrencinin Türkiye aleyhine faaliyetler yürüttüğünü hatırlatan Hanoğlu, Hristos Tomos ve Makarios gibi isimlerin bu okuldan mezun olduğunu vurguladı.
“Bu okul Türk dostu değil, Türk düşmanı yetiştirdi” diyen Hanoğlu, okulun yeniden açılmasının patrikhane’nin uluslararası nüfuzunu artıracağını ve Türkiye’nin içişlerine müdahale aracı haline geleceğini söyledi. Hanoğlu’na göre burası rahip okulu değil, siyasi ajan yetiştirme merkezi olacak.
Papa ziyareti ve mottonun anlamı
Hanoğlu, Papa’nın İznik ziyaretinin mottosu olan “yeniden haçlı ruhu, yeniden Roma” ifadesinin tesadüf olmadığını belirtti. Bu mottonun Türk egemenliğine meydan okuma anlamı taşıdığını söyleyen Hanoğlu, Atatürk’ün ve Osmanlı padişahlarının 1600. yıldönüm törenlerini reddettiğini hatırlattı. Atatürk’ün bu törenlerin devletin birlik ve bütünlüğüne tehdit oluşturduğunu söylediğini aktaran Hanoğlu, bugün aynı tehlikenin kapıda beklediğini ifade etti.
Hanoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Papa’nın ziyareti dini bir ayinden ibaret değil. Bu, Türk tarihinin silinmeye çalışıldığı, İznik’in Nikea’ya dönüştürülmek istendiği büyük bir projedir. Bizans hayalleri yeniden canlandırılıyor. UNESCO koruma listesi bahanesiyle şehir üzerinde uluslararası kontrol kurulacak. Türkiye sessiz kalırsa yarın bu şehrin kime ait olduğu tartışılmaya başlanacak. Tarih unutulursa toprak da elden gider.”
Patrikhane web sitesi bile Türkçe değil
Alper Hanoğlu, Fener Patrikhane’sinin web sitesinde bile Türkçe seçeneği bulunmamasını anlamlı buldu. Sitenin yalnızca Yunanca ve İngilizce dillerinde hizmet vermesi, patrikhane’nin kendini Türkiye’nin bir parçası olarak görmediğinin açık kanıtı. Hanoğlu, Türk vatandaşı olan bir kurumun web sitesinde Türkçe bulunmamasını kabul edilemez olarak niteledi.
Bunun yanında patrikhane’nin kapısının hala kapalı tutulması da önemli bir sembolik mesaj taşıyor. Hanoğlu, Osmanlı döneminde Rum isyanını başlatan 5. Gregorius’un asıldığı bu kapının, ancak bir Türk devlet başkanı oradan geçtiğinde açılacağı söylentisini hatırlattı. Hanoğlu’na göre bu tutum, patrikhane’nin hala kin ve intikam duygusuyla hareket ettiğini gösteriyor.
Gökçeada ve Bozcaada konferansları
Hanoğlu, Bartholomeos’un Selanik’te düzenlediği Gökçeada ve Bozcaada konferanslarına da değindi. Patriğin bu adalara yönelik birleşme çağrısı yapmasını vatan hainliği olarak tanımlayan Hanoğlu, bunun karşısında hiçbir hukuki işlem başlatılmamasını anlamadığını söyledi.
Hanoğlu şu uyarıda bulundu: “Gökçeada’da üç öğrenci için okul açılırken Batı Trakya’da Türk okulları kapatılıyor, camiler kilit altına alınıyor. Seçilmiş müftüler hapse atılıyor. Biz burada hak verirken orada hakkımız gasp ediliyor. Bu dengesizliğe son verilmeli. Bartholomeos İstanbul’u Konstantinopolis diye anarken laiklik nerede, nerede eşitlik ilkesi?”
FETÖ kumpasları ve patrikhane işbirliği
Hanoğlu, FETÖ kumpasları döneminde Fener Patriği’nin Ergenekon davalarından memnuniyet duyduğunu ve Türk Ortodoks Patrikhane sözcüsü Sevgi Erenerol’un 5,5 yıl hapis yatmasını alkışladığını hatırlattı. Bu durumun kimin kiminle iş tuttuğunu açıkça gösterdiğini belirten Hanoğlu, patrikhane ile FETÖ arasındaki ilişkinin ABD merkezli olduğunu vurguladı.
Hanoğlu’na göre Amerika’nın ılımlı Ortodoksluk projesi, tıpkı FETÖ aracılığıyla ılımlı İslam projesi gibi çalışıyor. İki yapı da ABD’nin Diyalog Platformu’nda bir araya getirilmişti. Hanoğlu, bu ortaklığın tesadüf olmadığını, sistemli bir planın parçası olduğunu söyledi.
Millet uyanmalı
Alper Hanoğlu, tüm bu gelişmelerin Türk milletinin uyanmasını gerektirdiğini söyledi. Devletin yetkili kurumlarının bu tehlikeleri görmesi ve gerekli tedbirleri alması gerektiğini vurgulayan Hanoğlu, İznik’in yeniden Nikea olmasına izin verilmemesi çağrısında bulundu. Tarihin unutulmasının toprağın elden gitmesine yol açacağını hatırlatan Hanoğlu, bu konuda sessiz kalınmamasını istedi.